Meme Büyütme Ameliyatı Sonrası Oluşan Kapsül Kontraktürü
  • by Op. Dr. Evren Tevfik İşçi
  • 64
  • 0

Kapsül kontraktürü, meme büyütme ameliyatı sonrasında implant çevresinde gelişen ve zaman içinde sertleşip daralan bir bağ dokusu yanıtıdır. Vücudun implanta karşı ürettiği koruyucu kılıf, çoğu kişide ince ve esnek kalır. Bazı kişilerdeyse bağ dokusu kalınlaşıp kasılır, implantı sıkıştırır ve memenin şeklini değiştirir.

Kapsül kontraktürünün klinik değerlendirmesinde Baker sınıflaması kullanılır. Birinci ve ikinci derecelerde dış görünüm çoğunlukla doğaldır, üçüncü derecede biçim bozulması belirginleşir. Dördüncü derecede ise sertlik ve hassasiyet ön plana çıkar.

Kapsül kontraktürü, meme büyütme ameliyatını izleyen ilk yıllarda daha sık fark edilir. Diğer yandan uzun dönemde de ortaya çıkabileceği için düzenli takip önemlidir. Bu çerçeve, kapsülün vücutta her zaman oluşan fizyolojik bir kılıf olduğunu, sorun oluşturanın ise patolojik düzeyde kalınlaşıp kasılan form olduğunu gösterir. Değerlendirme ve yönetim, her hastanın doku yanıtını ve cerrahi geçmişini dikkate alan bireysel bir yaklaşım gerektirir.

Kapsül Kontraktürünün Belirtileri ve Tanı Yöntemleri

Kapsül kontraktüründe belirtiler çeşitlilik gösterebilir. Belirtiler arasında memede sertleşme, dokunmayla gelişen rahatsızlık hissi ve hareket kısıtlılığı sayılabilir. Ayna karşısında daha yuvarlak duran, yukarı taşınmış gibi görünen bir kontur fark edilebilir. Asimetri ve kıyafet uyumundaki değişim gündelik yaşamda ilk ipuçları olabilir.

Muayene, kapsül kalınlığı ve implant hareketliliği hakkında klinik bulgular verir. Ultrasonografi, çevresel sıvı birikimini ve kapsül kalınlığını gösterebilir. İleri incelemelerde tercih edilen manyetik rezonans görüntüleme, implant bütünlüğü ile kapsül yapısının ayrıntılı değerlendirilmesini sağlar. Düzenli takip kapsamında, ameliyattan üç yıl sonra bir kez ve sonrasında iki yılda bir MRG çekimi önerilebilir. Bu yaklaşım, implant bütünlüğündeki olası değişiklikleri ve kapsül kontraktürünü zamanında saptamaya yardımcı olur.

Kapsül Kontraktürü Neden Gelişir?

Kapsül Kontraktürü Neden GelişirKapsül kontraktürünün gelişimini tek bir nedene bağlamak güçtür. Düşük şiddette fakat süreğen bağışıklık uyarımı ana mekanizma olarak kabul edilir. İmplant çevresinde biyofilm oluşturan mikroorganizmalar, süt kanallarından veya cilt florasından cebin içine taşınabilir ve kapsül dokusunu uyarabilir.

Ameliyat sonrası hematom ya da seroma, mikroorganizmaların çoğalması için elverişli bir zemin yaratabilir. Silikon jel sızıntısı veya kılıf bütünlüğündeki bozulma, yabancı cisim reaksiyonunu belirginleştirip kapsülün sertleşmesine yol açabilir.

Aynı zamanda implantı yerleştirme planı da önemlidir. Meme dokusu altına yerleştirilen protezlerde riskin daha yüksek seyrettiğini aktaran klinik gözlemler vardır. Kas altı ya da dual plan tercihleri, adayın dokusal özellikleri ve mevcut risk profilinin bütüncül değerlendirilmesiyle gündeme gelebilir. İmplant boyutunun göğüs dokusuna göre gereğinden büyük seçilmesi, kapsül davranışını olumsuz etkileyebilecek bir başka etmendir.

Kapsül Kontraktüründe Tedavi Seçenekleri

Kapsül kontraktürünün erken ve hafif evrelerinde yakın izlem ve masaj, şikayetleri belirli ölçüde hafifletebilir. Klinik ilerleme saptandığında ise cerrahi seçenekler gündeme gelir. Açık kapsülotomi, kubbeleşen kapsüle içten kesiler atarak kılıfı gevşetmeyi amaçlar. Tek başına uygulandığında nüks olasılığı nedeniyle sınırlı tercih edilir.

Kapsülektomi, sorunlu kapsülün kısmî ya da tam çıkarılmasıdır. Bu yöntem biyofilm, silikon parçacıkları, kalsifikasyon odakları ile aktif myofibroblastların ortamdan uzaklaştırılmasına hizmet eder. Hangi yöntemin tercih edileceği kapsülün yaygınlığına, implant tipine, yerleşim planına ve eşlik eden deformitelere göre yapılır.

İmplant çıkarılıp aynı seansta yeni bir implant yerleştirilebilir. Bununla birlikte pek çok olguda cebin değiştirilmesi veya planın yeniden düzenlenmesi yararlı bulunur. Kas altına geçiş, meme altı yerleşimde sorun görülen hastalarda değerlendirilebilir. Bazı olgularda deformiteyi azaltmayı hedefleyen bir yaklaşım benimsenerek implant çıkarılıp yerine herhangi bir materyal konulmaması ve eş zamanlı dikleştirmenin planlanması gündeme gelebilir. Uygun yöntemi belirlemek için görüntüleme sonuçlarıyla birlikte hasta öyküsünün ve beklentilerin detaylı biçimde ele alınması gerekir.

İyileşme, Tekrarlama ve Düzenli Takip

İyileşme süreci, uygulanan cerrahi tekniğe ve iyileşme hızına göre kişi özelinde değişir. Destekleyici sütyen kullanımı, kontrollü aktivite planı ve reçete edilen ilaçların düzenli alınması rahatlatıcı etki sağlar. Ağrı, kızarıklık, ani hacim artışı, sertlik ya da ele gelen kitle gibi bulgular geliştiğinde yeni bir değerlendirme ertelenmemelidir.

Kapsül kontraktürü tekrar edebilir. Tekrarlayan olgularda kapsülektomiye cebin değiştirilmesi eklenebilir veya implant çıkarılabilir. Uygun aralıklarla planlandığı takdirde MRG, implant bütünlüğü ve kapsül davranışının izlenmesinde yararlı bir araçtır. Uzun dönem takip, geç dönem komplikasyonların erken yakalanmasına hizmet eder ve gereksiz müdahalelerin önüne geçebilir.

Kapsül Kontraktürüyle Karışabilen Durumlar Nelerdir?

Sertlik ve ağrı şikayeti kapsül kontraktürü dışında başka nedenlerden de kaynaklanabilir. Ameliyat sonrası erken dönemde gelişen hematom, kısa sürede artan hacim ve şiddetli ağrıyla seyretmekte olup acil değerlendirme gerektirir. Enfeksiyon, kızarıklık, ısı artışı, hassasiyet ve bazen akıntıyla kendini gösterebilir. Geç dönemde görülen seroma, implant çevresinde sıvı birikimine yol açarak asimetri ve ağrıya neden olabilir.

İmplant kılıfındaki yırtık ve jel sızıntısı, bağışıklık sistemini uyararak ağrı, sertlik ve kitle hissi yaratabilir. Nadir görülen anaplastik büyük hücreli lenfoma, implant çevresinde sıvı birikimi, memede büyüme ve ağrı gibi bulgularla gündeme gelebilir. Bu tablolar, klinik muayene ve görüntüleme ile ayırt edilir.

İnsizyon ve Yerleşim Seçimlerinin Etkisi

Yerleşim planı ve insizyon hattı, uzun dönem kapsül davranışına etki eden değişkenler arasında sayılabilir. Meme dokusu altına yerleştirilen implantlarda kapsül kontraktürü oranlarının daha yüksek seyrettiğini bildiren klinik çalışmalar bulunmaktadır. Kas altı ya da dual plan yerleşim, uygun adaylarda tercih edilebilir ve risk profilini etkileyebilir. Protezin yüzey özellikleri için de farklı yaklaşımlar tanımlanmıştır. Pürtüklü yüzey, belirli koşullarda kapsül riskini sınırlamaya yönelik olarak geliştirilmiştir. Seçimin doğruluğu, hastanın doku örtüsü, implant boyutu, kıvrım çizgisi ve günlük aktivite biçimi gibi unsurlarla birlikte düşünülmelidir. Uygunsuz boyut seçimi veya planlama hataları, dokulara binen gerilimi artırarak kapsül davranışını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle planlama safhasında ölçüm, görüntüleme ve beklenti analizinin titizlikle ele alınması gerekir.

Sonuç olarak kapsül kontraktürü, erken uyarıları dikkate alındığında yönetilebilir bir tablodur. Düzenli kontrol, şeffaf iletişim ve kişiselleştirilmiş cerrahi plan süreçte belirleyicidir.

* Bu içerik yalnızca bilgilendirme amacı taşır. Estetik operasyonlar hakkında karar vermeden önce mutlaka bir uzman hekime danışılması gerekmektedir.

Author

Op. Dr. Evren Tevfik İşçi

Plastik cerrahi alanında ülkemizin prestijli eğitim kurumlarının başında gelen Hacettepe Üniversitesi Plastik Cerrahi Bölümü’nden uzmanlığını alan Evren Tevfik İşçi; samimi ve sıcak bir ortamda her hasta için kişinin ihtiyacına özel çözümler sunmaktadır.Op. Dr. Evren Tevfik İşçi’nin estetik ve plastik cerrahi kliniğinde; herhangi bir prosedürün başarısı için çok önemli olan açık iletişim üzerine güçlü bir doktor – hasta ilişkisi kurulur.

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlendi