-
by Op. Dr. Evren Tevfik İşçi
Meme estetiği; kadınların vücut hatlarını dengeleme, öz güvenlerini artırma ve fiziksel konforlarını sağlama amacıyla sıkça tercih ettiği cerrahi işlemler arasında yer alır. Ancak meme dikleştirme ya da meme büyütme ameliyatı geçiren kişilerde, zaman içinde tekrar sarkma oluşup oluşmayacağı sık sorulan bir sorudur. Bu durumu anlamak için meme dokusunun anatomik yapısını, kullanılan implantların etkisini ve hastaya özel bazı faktörleri detaylı şekilde ele almak gerekir.
Ameliyat sonrası memelerde tekrar sarkma yaşanmasının başlıca nedeni, cilt elastikiyetinin zamanla azalmasıdır. Her bireyin cilt yapısı farklıdır ve yaşla birlikte doğal kolajen üretiminin azalması, yerçekiminin etkisiyle meme dokusunun yeniden aşağı yönlü hareket etmesine yol açabilir. Özellikle büyük meme hacmine sahip olan kişilerde, meme dokusunun ağırlığı bu süreci hızlandırabilir.
Estetik operasyon sırasında kullanılan teknikler de bu süreci etkiler. Sadece silikon implantla hacim kazandırılan memelerde, doğal meme dokusunun desteği yetersizse ve cilt yeterince gergin değilse zamanla protezin ağırlığıyla sarkma gözlemlenebilir. Meme dikleştirme işlemi ile birlikte yapılan implant uygulamaları daha kalıcı sonuçlar sağlayabilir. Ancak yine de uzun vadede cilt yapısı, kilo değişiklikleri, yaşlanma ve yaşam tarzı gibi faktörlere bağlı olarak şekil değişiklikleri yaşanabilir.
Kilo alıp verme, özellikle meme yapısını ciddi şekilde etkileyen bir faktördür. Hızlı kilo alımı memede hacim artışına, ardından gelen kilo kaybı ise ciltte sarkma ve gevşemeye yol açabilir. Aynı şekilde hamilelik ve emzirme dönemleri, meme dokusunda hormonal değişikliklerle birlikte büyüme ve ardından küçülme şeklinde değişimlere neden olabilir. Bu süreçlerde meme estetiği yapılmış olsa bile meme formunun yeniden bozulması mümkündür.
Doğru sütyen kullanımının ihmal edilmesi de meme formunu olumsuz etkileyebilir. Özellikle spor esnasında destekleyici sütyen kullanılmaması, implantlı memelerin aşağı yönlü çekilmesine yol açabilir. Aynı zamanda postoperatif dönemde verilen medikal sütyenlerin düzenli kullanılmaması, erken dönemde şekil bozukluklarına neden olabilir.
Son olarak genetik faktörler, meme formunun uzun vadeli korunmasında belirleyici olabilir. Ailesinde ileri yaşta bile meme sarkıklığı olmayan bireylerde, ameliyat sonrası sarkma ihtimali daha düşüktür. Ancak cilt yapısı esnek olmayan ve kolajen kaybına yatkın kişilerde, tekrarlayan sarkma kaçınılmaz hâle gelebilir.
Tüm bu nedenlerle meme estetiği sonrası tekrar sarkma ihtimali vardır. Ancak bu durum hastanın fizyolojik özelliklerine, cerrahi tekniklere ve ameliyat sonrası bakım sürecine bağlı olarak değişiklik gösterir.
Meme Estetiği Sonrası Sarkmayı Önlemek İçin İpuçları
Meme estetiği sonrasında elde edilen estetik sonuçların uzun vadede korunması için bazı önlemler almak gereklidir. Cerrahın uyguladığı teknik ne kadar başarılı olursa olsun; ameliyat sonrası süreçte hastanın gösterdiği özen, memelerin formunu koruyup koruyamayacağını büyük ölçüde belirler. Sarkmayı önlemek adına uygulanabilecek etkili ipuçları ile bu estetik kazanım yıllarca korunabilir.
İlk olarak ameliyat sonrası dönemde doktorun önerdiği özel medikal sütyenin düzenli kullanılması gerekir. Medikal sütyenler, memelere sabit bir destek sağlar ve özellikle erken dönemde oluşabilecek doku kaymalarını engeller. Medikal sütyenlerin ilk birkaç hafta boyunca gece-gündüz takılması önerilir. Operasyon sonrasında memelerin yeniden şekillenme sürecine girdiği bu dönemde, destekleyici sütyenler doğal iyileşmeyi destekler.
Uzun vadeli destek için gündelik hayatta da doğru sütyen kullanımı önemlidir. Özellikle büyük hacimli memeye sahip bireyler, destekleyici yapıya sahip sütyenler tercih etmelidir. Spor yapılırken mutlaka spor sütyeni kullanılmalı, meme dokusunun sarsılmasının önüne geçilmelidir. Bu sayede bağ dokularının gerilmesi ve gevşemesi engellenebilir.
Kilo kontrolü, meme estetiği sonrası sarkmanın önlenmesinde kritik bir faktördür. Aşırı kilo alıp vermekten kaçınmak, memelerin formunun sabit kalmasına yardımcı olur. Sağlıklı bir beslenme düzeni ve düzenli egzersiz, vücut formunun genel olarak korunmasını sağlarken meme dokusunu da destekler. Ancak ağır sporlar sırasında uygun sütyen kullanımı unutulmamalıdır.
Hamilelik planlayan bireyler, meme estetiği zamanlamasını buna göre ayarlamalıdır. Hamilelik ve emzirme dönemleri, memelerde hacimsel değişimlere neden olabileceği için ameliyat öncesinde bu süreçlerin tamamlanması önerilir. Doğum sonrası meme deformasyonu oluştuğu takdirde ek düzeltici işlemlerle istenen estetik görünüm tekrar sağlanabilir.
Sigara kullanımı cilt elastikiyetini azaltır ve yaşlanma belirtilerini hızlandırır. Bu durum meme bölgesini de doğrudan etkiler. Kolajen üretimini baskılayan nikotin, ameliyat sonrası doku iyileşmesini olumsuz etkilerken uzun vadede cildin sarkmasına neden olabilir. Bu nedenle meme estetiği sonrası dönemde sigaranın tamamen bırakılması, estetik sonuçların korunmasında önemlidir.
Son olarak düzenli doktor kontrolleri, memelerin formunun takip edilmesi ve olası şekil değişimlerinin erken fark edilmesi açısından önemlidir. Cerrahınızla belirli periyotlarla görüşerek memelerde oluşabilecek değişimlerin ne zaman müdahale gerektireceğini önceden öğrenebilirsiniz. Bu sayede gerekli durumlarda minimal dokunuşlarla görünüm korunabilir.
Sarkmayı tamamen önlemek her zaman mümkün olmasa da alınacak basit önlemlerle bu süreç büyük oranda geciktirilebilir. Bilinçli bakım alışkanlıkları, uzun vadede estetik görünümün korunmasını sağlar ve cerrahinin başarısını tamamlar.